top of page

TOZ

  • Yazarın fotoğrafı: Zerhame
    Zerhame
  • 31 Tem 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 8 Ağu 2022

Yazar Asya Yalçınkaya - 31 Temmuz 2022



Yeter artık, diye geçirdi içinden. Bıkmıştı o düpedüz, tertemiz ve aşırı düzenli odasından. Orta boy kitaplığındaki okunmamış dünya klasikleriyle göz göze gelir, uzun süre bakışırdı. Sonra da o kitapları okumamanın suçluluk hissini yükümlülük ederdi kendine. Ve tabii ki kitaplığı da bütün odası gibi aşırı derecede düzenli idi, sanki kitaplıktaki bütün kitaplari okumuş da ayrıştırmış gibi. Sadece masası vardı odasında dağınık sayılabilecek. Üstünde boş kağıtlar ve defterler duruyordu. Onların üstünde ise kocaman penceresinden gelen rüzgar kağıtları uçurmasın diye en sevdiği kitap. İşte o kitabın üstünde ne tek bir çizik, ne bir not ne de bir hasar vardı. Sürekli olarak o büyüleyici ölüm sahnesini tekrar tekrar açıp okurdu. Her okuduğunda ise bir önceki hissettiği duygusundan daha farklı tonda fakat ayni frekansta bir duygu hissederdi. Ne kadar farklı hissederse hissetsin o bölüm her zaman favorisi olacaktı. Odasından her ince detayına kadar nefret etse bile o kitap her zaman odasının en önemli parçası olacaktı. O odanın her köşesinden bıksa bile o kitaptan bıkmayacaktı. Akciğerlerinden uzun ve istemediği kadar temiz bir hava akımı geçtikten sonra odasına, masaya dogru gitti adımları. Masasının yanındaki dolu çöpü gördü. Bir kere daha morali bozuldu o çöpün içinde karalanmış ve yazılı olan kağıtları görünce. Bu sefer takmamaya çalıştı. O kitabın kapağının dokusunu hissetti elinde bir kere daha. Açıp o, büyüleyici bulduğu ancak bir o kadar da enteresan ve ilginç olan bölümü tekrar okudu ve bununla birlikte bu sefer boş kağıtlarını, defterlerini ve kullanmadığı kalemlerini bir dolaba kaldırmaya karar verdi. Gözleri akma yetisi durmuş ikişer şelale gibiydiler. Akmamalarını garantilemek için eski kocasıyla aldığı nevresim takımına uzandı ve uyumaya bir kere daha yapamayacağından tamamen emin olarak yeltendi. Düşünmeye başladı. "Belki de yaptığım tek şey budur, denemek." dedi kendi içinden. Ancak çok uzun süre geçmeden daha az önce defterlerini temelli olarak kaldırdığı aklına geldi. Bunu da beceremediğine karar verdikten sonra uyuyamadığını farketti ve sanki her şeyden kendi benliği kadar nefret ediyormuşcasına kalktı yataktan. Masaya yöneldi tekrar. Masada duran tozla dolmuş bardaktaki suyu içmeye başladı. her yudumunda ağzının içi müthiş bir miktarda kirle doluyordu. İlk önce igrendi fakat bu da çok sürmedi. Saliseler sonra bunu hak ettiğini, temiz su içecek kadar kendinin temiz, değerli olmadığını ve bunların hepsinin yaptıklarının karşılığı olduğunu getirdi aklına. Bu düşünceyle dikti suyu kafasına. Midesi bulanıyordu ve kendinden hiç olmadığı kadar emin bir şekilde bunun karma olduğunu hatırladı ve yüzünün buruşmasına bile izin vermedi. "Hak etmek". Ruhunu sömürmüştü bu duygu. Fakat sonra ne ruha ne de duyguya veya herhangi insani bir fonksiyona sahip olmayı hak etmediğini düşündü ve -istemsizce olup olmadığı tartışılır bit şekilde- eli kitaplık rafındaki dolu hap kutusuna gitti. O kutu birkaç saniye önce doluydu ve kendine hak etmediği kadar tüketip harcadığı için çok kızmıştı. Yatağına, nevresimlerin üstüne, arkadan gelen hafif meltemle çöktü. Çöktüğü gibi son düşüncelerinin kendinden tiksinmek olduğunu fark edip tekrardan, "bunu hakediyorum" diye geçirdi o minik aklından. Kitabını yanına almak için son gücünü kullandı ve kendini teslim etti. "O kitabi bile hak etmiyorum."

Comments


En son gelişmelerden haberdar olmak için abone ol

Teşekkurler

© 2023 by The Book Lover. Proudly created with Wix.com

  • Twitter
bottom of page