top of page

80'LERDE TÜRKİYE

  • Yazarın fotoğrafı: Zerhame
    Zerhame
  • 17 Tem 2022
  • 6 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 8 Ağu 2022

Yazar Yusuf Açık - 17 Temmuz 2022



-1980-


1980 yılı olumsuz bir gelişme ile tarih yapraklarında yer edinmeye başlamıştı. Türkiye'de yaşanan akaryakıt krizi üretime de büyük bir darbe vurdu ve 8 Ocak günü fabrikaların %80'i yani her 10 fabrikadan 8'i üretimi durdurma kararı aldı. Ülkede yaşanan türlü belalar yetmezmiş gibi ekonomi de büyük hasarlar görmeye devam etti. Üretimin azalması, karaborsacılık, istikrarsızlık derken Türkiye kan kaybediyordu. Hatta dönemin Maliye Bakanı İsmet Sezgin, yaptığı bir açıklamada dünyada yiyecek maddesi ithal etmeyen birkaç ülkeden biri olan Türkiye'nin bu özelliğini ilk defa bu yıl kaybettiğini söyledi. Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlardan dolayı 1980 yılı içerisinde yağ ve şeker ithal edebileceğini söyledi. Başbakan Süleyman Demirel bu ekonomik gerilemeyi durdurma niyetindeydi ve 24 Ocak kararları olarak bilinen ekonomik istikrar programını açıkladılar. Ayrıca ülkede devam eden sağ ve sol kavgası Türk Silahlı Kuvvetlerince değerlendirmeye alınıyordu. Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, dış düşmanla değil iç düşmanla uğraştıklarını açıkladı ve ekledi Diyeceksiniz ki: “Bunların hakkından gelemiyorsunuz?” Çünkü kan dökmek istemiyoruz. Yoksa bu meseleyi bir ayda hallederiz! Sağ sol kavgası son sürat devam ederken politik bir cinayet yaşandı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak, aşırı sol bir grup tarafından çapraz ateşe alınarak öldürüldü. Kısa bir süre sonra Türkiye bir suikastla daha çalkalandı. Bu sefer de CHP'nin milletvekili Zeki Tekiner, uğradığı silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetti. İşler o kadar çığırından çıkmıştı ki aşırı sağ bir grup Tekiner’in cenaze törenini taşlı sopalı şekilde bastı. Suikastlar hız kesmeden devam etti. Gün Sazak’a suikast yapanların hedefi bu kez farklıydı. Hedef 1971 ve 1972 yılları arasında Türkiye'nin başbakanlığını yapan Nihat Erim’di. Nihat Erim aşırı sol militanlar tarafından İstanbul'da suikasta kurban gitti. Olay yerinde bir de not bulundu. Notta şu yazıyordu: “Faşist Gün Sazak’tan sonra faşist Erim’i de işkenceleri ve devrimcilerin katilini protesto için cezalandırdık.” Eski başbakanın suikastı Türkiye'de büyük ses getirdi. Bu olay üzerine Alparslan Türkeş ve Bülent Ecevit ortak bir milli birlik çağrısı yaptılar. Suikastlar, ekonomik felaket ve daha niceleri bunca şey Türk halkının sabrını zorlamış, bardak adeta taşmıştı. Halk tarafından ordu göreve çağrılıyor ve ordunun yönetime el koyması gerektiği sokaklarda konuşuluyordu ve o gün geldi çattı. 12 Eylül gününde Türk Silahlı Kuvvetleri, Kenan Evren önderliğinde yönetime el koydu ve o gün Kenan Evren şu cümleleri sarf etti: “Ordu, kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak, kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kalmıştır.”  Bu darbe ile birlikte hükümetin faaliyetlerine son verildi. Parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırıldı. Ülkenin her yerinde sıkıyönetim ilan edildi ve yurt dışından çıkışlar yasaklandı. Ancak 30.000 kişi bu darbeden sonra bir şekilde Avrupa'ya sığındı. Parti liderleri ordu tarafından gözaltına alındı. Bugünün öncesinde faaliyette bulunan 18 siyasi parti ordu kararıyla kapatıldı ve birçok siyasetçi yargılandı. Bunun yanında sağ sol kavgaları sebebiyle binlerce kişi gözaltına alındı. Bu süreçte ise 50 kişiyi idam edilecekti. Artık yepyeni bir askeri düzen başlıyordu.


-1981-


Türk vatandaşlığı kanununda bazı değişiklikler yapıldı. Bu yasaya göre yurt dışında oturup Türkiye aleyhine faaliyette bulunduğu iddia edilen veya yurt içinde bu tür faaliyetlerde bulunurken yurt dışına çıkmış kişiler yapılan duyuruya rağmen 3 yıl içinde dönmezlerse Türk vatandaşlığından çıkarılacaklardı. Bu kişiler arasında yakından bildiğimiz Selda Bağcan, Cem Karaca, Melike Demirağ gibi kişilerde vardı. Bunun yanında eşcinsel sanatçıların sahneye çıkması yasaklandı. Örneğin cinsiyet değişimi yapan Bülent Ersoy'da bu ve yasaklardan nasibini alanlardan oldu. Bunun yanında bu süreçte Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit gibi siyasetçilerde hapis cezasına çarptırılacaktı. Askeri yönetim hayatın her alanında değişikliğe gidiyordu. Sporda da öyle. Kenan Evren açıklamasında “Başkentin takımı nasıl birinci ligde olmaz?” demişti. O sırada alt ligde bulunan Ankaragücü yeni bir sistemle Süper Lig’e çıkarıldı. Bunun yanında yeni kılık-kıyafet yönetmenliği paylaşıldı. Bu yönetmelikle birlikte okullarda başörtüsü ve sakal yasaklandı. O sırada Türkiye çarpıcı bir haberle uyandı. Gazeteci Abdi İpekçi suikastının sorumlusu olan ve hakkında idam kararı çıkarılan Mehmet Ali Ağca, firarda. Firar olduğu sırada dünyayı sallayan bir suikast girişimine karışmıştı. Mehmet Ali Ağca, Vatikan’ın Aziz Petrus Meydanı’nda Papa ikinci John Pole'ye suikast girişiminde bulundu. Ağca, papaya kurşun yağdırsa da parmağından ve karnından yararlanarak ölümden kurtuldu. Dünyayı sarsan ve Türkiye'yi ilgilendiren olaylar devam ediyordu. Ermeni terör örgütü ASALA’ya mensup 4 terörist, Türkiye'nin Paris Konsolosluğuna saldırıda bulundu. 56 Türk burada esir alındı. Başkonsolos yaralandı ve bir güvenlik görevlisi öldürüldü. ASALA hemen ardından Roma'da bulunan Türk Konsolosluğuna da saldırdı.



-1982-


1982'ye girilirken 100.000 kişinin yurt dışına çıkma cezası vardı. Bu sıralarda ASALA terör örgütü Türkiye'ye son hızıyla saldırmaya devam ediyordu. ASALA, Ankara Esenboğa Havalimanı'nda 2 militanı ile birlikte saldırıda bulundu. Biri Ankara Emniyet müdür yardımcısı olmak üzere 18 kişi hayatına yitirdi. 72 kişi ise yaralandı. Bu saldırı Türkiye'de büyük kargaşaya sebep olmuştu. Hatta saldırıyı protesto etmek isteyen Ermeni asıllı Türk vatandaş Artin Penik, kendini yakarak intihar etti. Saldırıyı düzenleyen Levon Ekmekçiyan ise yakalanarak idam edildi. Eylül ayına geldiğimizde ise din dersi okullarda mecbur kılındı. Kasımda ise büyük bir olay daha gelişti ve anayasa değişikliğine gidildi. Yeni anayasa için halk oylaması yapıldı ve anayasa %90,13 ile kabul edildi.


-1983-


1983 senesinde Cem Karaca ve Yılmaz Güney vatandaşlıktan çıkarıldı. Bunun yanında eserlerinin de paylaşılması yasaklandı. Müjdat Gezen ve Savaş Dinçer komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandı. Bunun yanında bazı mizah dergilerinde kapatıldı. Ayrıca 701 kişi resmen siyasi yasak aldı. 30 Ekim'de Türkiye'nin en büyük doğal felaketlerinden biri yaşandı. Erzurum ve çevresinde gerçekleşen depremde 1155 kişi hayatını kaybederken 537 kişiyse yaralandı. Bu ve buna benzer gelişmelerin ardından askeri yönetim yavaş yavaş çekilmeye başladı. 6 Kasım'da yeni bir seçim yapıldı ve ANAP tek başına lider oldu. Ancak Kenan Evren Cumhurbaşkanlığı Görevine devam ediyordu. Sadece bir hafta sonra ise yavru vatan olarak nitelendirdiğimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi. Ve KKTC’nin ilk cumhurbaşkanı olan Rauf Denktaş şu sözler sarf etti: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olarak kurulduğunu dünya ve tarihi önünde ilan ediyoruz.”



-1984-


5 Ağustos 1984 gününde Türkiye tarihinde bir ilk yaşandı. Terör örgütü PKK, tam bugün Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı ilk silahlı saldırısını gerçekleştirdi. Öcalan'ın emriyle Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli ilçelerinde karakollara ve askeri lojmanlara düzenlenen saldırıda iki asker hayatını kaybetti. Bunun yanında 3’ü sivil olmak üzere 9 kişi yaralandı. Aynı zamanda saldırganlar Ziraat Bankası'nı soymak amacıyla banka personellerinin evlerinin baskın yaptılar. Ekim ayındaysa Türkiye Cumhuriyeti'ndeki son idam cezası gerçekleşti. İzmir'de bir soygun sırasında üç kişiyi öldürmekten idama mahkum edilen Hızır Aslan, Burdur kapalı cezaevinde asıldı. O günden sonra Türkiye'de hiçbir şekilde idam cezası uygulanmadı.


-1985-


O sıralarda Papa suikastı davası sürüyordu. Papa'ya saldıran Mehmet Ali Ağca herkesi şaşırtan açıklamalarda bulundu. Ağca bu açıklamalarında ben mesihim, İsa’yım, Tanrı’nın oğluyum açıklamalarında bulundu.


-1986-


26 Nisan Günü Ukrayna'da Çernobil nükleer santral patladı ve bu dünyanın en büyük kazalarından biri olarak kayıtlara geçti. Yaklaşık 7 milyon kişinin zarar gördüğü patlama nedeniyle ortaya çıkan radyoaktif bulutlardan Türkiye'de etkilendi. Avrupa ülkeleri radyasyon taşıdığı gerekçesiyle Türkiye'den fındık alımını durdurdu. Günler bu şekilde geçerken spor dünyasında da bir takım gelişmeler yaşandı. O dönem Bulgaristan adını olimpiyatlara katılan Naim Süleymanoğlu, Bulgaristan'ın Türklere uyguladığı baskılardan kurtulmak istiyordu. Bu baskılardan kurtulmak ve Türkiye'ye adına müsabakalara katılmak için 1986'da Avustralya'da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası’nda Türkiye büyükelçiliğine sığınarak Türkiye'ye iltica etti. Süleymanoğlu'nun özel uçakla Türkiye'ye kaçırılması dünyada büyük bir şok uyandırmıştı.



-1987-


Türkiye'nin birçok yerinde üniversitelerdeki başörtü yasağına protestolar başladı. Erzurum İlahiyat Fakültesi öğrencileri dekanlığı işgal etti. 122 öğrenci sınavları boykot etti. Bursa'da öğrenciler protesto telgrafı çekti. Ayrıca 80 darbesinden birçok yasak ve yasaklı isim vardı. 6 Eylül günü siyasi yasaklar kalksın sorulu bir seçim yapıldı. Sandıktan %51,16 ile “evet” sonucu çıktı ve böylece siyasi yasaklarda sona ermiş oldu.

-1988-


Yıllardan beri Türkiye'nin başına bela olmuş ASALA terör örgütünün lideri ve kurucusu Agop Agopyan, 3 Mayıs 1988 tarihinde Atina'da sokak ortasında başından vurularak öldürüldü. İddialara göre onu öldüren kişi Türk istihbarat yetkilileriydi ancak bu hiçbir zaman kanıtlanmadı. O öldükten sonra ASALA terör örgütü varlığını yavaş yavaş kaybetmeye başladı. 18 Haziran günü Türkiye adeta yerinden oynadı. Anavatan Partisi’nin olağan genel kongresi yapıldığı sırada Turgut Özal konuşma yapmak için kürsüye çıktı. Kısa bir süre sonra Kartal Demirağ adlı bir saldırgan Özal'a doğru iki el ateş etti. Kurşun Özal'ın önünde bulunan mikrofonun ayağından seçip sağ el baş parmağının yaraladı. Özal bunun ardından yaraladığı halde kürsüden şunları söyledi: “Hemen şunu sözlerimin başında bilhassa belirtmek istiyorum. Allah'ın verdiği ömrü onun izinden başka alacak yoktur.” Demirağ’a başta idam cezası verilse de sonradan bu ceza 20 yıla düşürüldü. Ardından Özal tarafından affedildi. O sıralarda Irak'ın başında Saddam Hüseyin bulunuyordu. Saddam Hüseyin Irak'taki Kürt bölgelerine karşı saldırılarda bulunduğu için yüz binlerce Irak kürdü Türkiye sınırlarına dayandı. Özal hükümeti sınırları açmaya karar verdi ve binlerce Kürt, Çukurca ve Uludere ilçelerine sığındı.



-1989-


1989 yılında Dünya tarihinin en büyük zorunlu göçlerinden biri gerçekleşti. Bulgaristan'da gelenek ve göreneklerini yaşayamayan, isimlerini değiştirmek zorunda kalan Türkler, çareyi Türkiye’ye göç etmekte buldu. Türkiye, asimilasyon sürecine daha fazla göz yummadı ve sınır kapısını açacağını açıkladı. Bulgar hükümeti bu açıklamadan sonra Türklere pasaport dağıtmaya başladı ve pasaportu alan herkesin eşyaları sokaklara atıldı ve göçe zorlandı yüzbinlerce Türk vatanlarına bu tarihte dönmeye başladılar. 9 Kasım günü geldiğinde ise Kenan Evren'in cumhurbaşkanlığı süresi noktalandı. Turgut Özal yeni cumhurbaşkanı seçildi ve böylece bir devir kapanmış oldu. Devam eden başörtüsü tartışmasında da bir gelişme yaşandı. Yüksek Öğretim Kurulu, üniversitelerde türban ve başörtüsü takılmasına zorluk çıkarıp disiplin cezalarını öngören kararları piyasadan kaldırdı ve inisiyatif fiilen üniversite rektörlerinin bırakıldı. 1989 yılı da böylece geride kalırken çok daha karışık bir döneme girildi. 90'lar...



1件のコメント


sadeguldagtekin
2022年7月17日

80'ler Türkiye'si muazzam ve anlaşılır bir dille anlatılmış. Tebrikler.

いいね!

En son gelişmelerden haberdar olmak için abone ol

Teşekkurler

© 2023 by The Book Lover. Proudly created with Wix.com

  • Twitter
bottom of page