NEME LAZIM
- Zerhame
- 24 Haz 2022
- 5 dakikada okunur
Yazar Hayrettin Pürçek - 24 Haziran 2022

Kişiler: Rıza,anlatıcı,dilenci,dilencinin anası,sokak röportajı yapan bir genç,röportaj sırasında Rızanın etrafını sarmalayacak birkaç dayı ve bir teyze,Rızanın arkadaşları(isim verilebilir),Rızanın öğretmeni, annesi, babası, kardeşi.
Arka planda çalan kargaşa sesleri ile oyun başlar. Sesler azalır, anlatıcı sahneye girer. Seyirciyi selamlar ve der:
-Merhaba.Bu oyunda size bu çağın insan olmanın gerektirdiklerinden bahsedeceğiz’. der ve yerine oturur.(Dilenci sahneye girer, müsait bulduğu bir yere oturur, Rıza sahneye girer sahnenin bir ucundan dilencinin olduğu yöne doğru yürür. Dilenci seslenir:)
Dilenci:Abi anam hasta. Günlerdir yatıyor. İlaç almam lazım varsa 1 lira verebilir misin?
Rıza:Lafımı olur buyur al.(Tam verecekken bir adam çıkagelir ve )
Adam:Yahu kardeşim neden bunlara para veriyorsun? Çalışmak zor geliyor, dileniyorlar. Senden benden çok kazanıyorlar. (Dilenci başını eğer ama gözlerinden adamını haksız olduğu anlaşılıyordur.)
Rıza: Öyle deme abi bak annesi hastaymış.
Adam:Yahu bırak. Hepsi hikaye. (Rıza sinirlenmeye başlar)
Rıza:Tamam abi işine bak sen (dilenciye dönerek) al sen de bu parayı ilaçları al. (verdiği para biraz fazlacanadır. Sanırım haftalığının tamamını vermiştir.)
Dilenci:Sağolasın abi. (Adam söylenerek sahneden çıkar)
(Rıza da sahneden çıkar, en son dilenci kutusunu alır topallaya topallaya sahneden çıkar.)
(Dilencinin annesi yer yatağında yatmaktadır. Dilenci sahnenin bir ucundan annesinin olduğu yere doğru yürür, bir yandan da kendi kendine konuşur.)
Dilenci: Ah bu insanlar. Çok zalimler. Daha yeni gördüğü kişi hakkında nasıl hemen bir kanıya varabiliyorlar ki? 1 lira ile kimin fakir olduğu görülmüş? Ama olmuyor işte.(Eve gelir kapıyı açar)
-çıkırt
Dilenci:Anneee, ben geldim! Bir abi sağolsun ilaç parası verdi.
-...
-Anne!?
-...
-Anneeeee! (Dilenci koşarak annesinin yanına gider.Nabzını dinler, ağlamaya başlar).(Bir süre sonra dilenci ağlamayı keser, oyun durur, ışık anlatıcıya döner )
Anlatıcı: Kural-1, Toplumda belli başlı kalıplar vardır. Bunlardan biri de bütün dilencilerin dolandırıcı olduğudur. Her ne kadar bu konuda istisnalar olsa da bu kalıpları yıkmaya yetmez. Bu yüzden sakın ola dilencilere iyi niyetle yaklaşmayın.
(Işıklar eski haline döner, oyun devam eder. Rıza sahneye girer. Yürürken bir genç ona seslenir: )
Genç: Pardon
Rıza: …
Genç: Pardon! (Rıza irkilir ve )
Rıza: Efendim
Genç:Ülkemizin içinde bulunduğu durum hakkındaki düşüncelerini alabilir miyim?
Rıza: Alırsın almasına diyecek çok şey var.
Genç: Buyur anlat seni dinliyorum.
Rıza: Öncelikle toplumumuz cahil, çok cahil.Gerçekten birşey öğrenmeye hevesi olmayan, koyun gibi yaşayan, güdülmeyi çok seven bir toplum.Ama en gülünç olanı ise şudur ki:
Herkes herşeyi bilir ama hiçbirşey yapmazlar. Öyle ki bu durumdan rahatsız olup bir şeyler yapmaya çalışanlara olabildiğince engel olurlar. Şu da var bizim insanımız güce taparlar. Kut inancından mı geliyor ne. Çoğunluğu Müslüman ama okumadıkları için hurafeleri gerçek sanıyorlar. Gerçi ilk emri ‘OKU’ olan bir dinin okumayan insanlardan oluşabilir mi veya o kişiler gerçekten de o dine mensup olabilirler mi o da ayrı konu tabii. (Rıza’nın etrafında insanlar birikmeye başlar) Fakirliği, ezilmeyi, sefaleti pek severler. Öyle ki bundan gurur duyduklarını söylersem yanlış olmaz. Bana garip gelen bir diğer konu ise çok övülen yeni neslin o kadar da bilgi sahibi olmaması. Herkesin dilinde bir ‘ekonomi kötü’ lafı var ama birine gidip sorsan liberal ekonomi modeli ne ya da sosyalizm ve komünizm arasındaki fark ne diye sorarsan dımdızlak kalır. Hadi ekonomi biraz büyük iş ama en basitinden telefonunu çıkar diyenlere insan ‘Tamam, benim telefonum şu şu şu model ama ben bunu almak için ne kadar para biriktirdim? 10 gün mü? 10 hafta mı? 10 ay mı? Ben bu biriktirdiğim para ile ister telefon alırım ister dönerci kurarım sanane lan’ diyemez mi?(Etraftaki insanlardan biri)
Sıradan bir insan:Senin ağzın iyi laf yapıyor kim tuttu seni?
Rıza:Kimse. Ben bazı insanların aksine beynimi kullanıp kendi düşüncelerimi geliştirebiliyorum
Sıradan bir insan:Bak sen
Rıza:He ya. Ayrıca bana istediğini diyebilirsin. Sonuçta kendi düşüncen ve sen bana herhangi birşey diyince ben o dediğin şey olmuyorum.
Sıradan bir insan:O zaman yaratıcı birşey bulayım.
Rıza:Bul
Sıradan bir insan:Hain.
Rıza: Bazı insanların yaratıcılığı bu kadar oluyor demekki.
Sıradan bir insan:Öyle mi dersin ‘Hain’
Rıza:Evet.Tamam o halde anlaştık.(Etraftaki kalabalık söylenerek dağılır)
-Yürü la yürü
-Hainin olduğu yerde durulur mu?
-Cenab-ı Hak ıslah etsin bunları
-Boşver etmesin tez zamanda belasını versin. (İnsanlar sahneden çıkar)
Genç:Fikirlerini benimle paylaştığın için çok teşekkür ederim (der eşyalarını toparlar)
Rıza: Birşey değil(Genç sahneden çıkar)(Rıza Anlatıcıya dönerek yarı alaycı şekilde)
Rıza:Hain miyim ben şimdi
Anlatıcı:Hşşşşt.Sorgulama hainsin işte.(Kendi aralarında gülerler. Rıza sahneden çıkar, ışık anlatıcıya çevrilir.)
Anlatıcı:Kural-2, Toplumda karşıt görüşlere saygı yoktur. Eğer bir karşıt görüş sahibi iseniz sakın ola fikirlerinizi muhalefet ortamı oluşturacak şekilde beyan etmeyin şayet hain ilan edilmek istemiyorsanız.
(Anlatıcı sahneye girer oyun devam eder)
(Rıza sınıfına girer)
-Çıkırt
Rıza’nın arkadaşı:Ooo Rıza nerelerdesin ders başladı başlayacak.
Rıza:Sorma başıma gelenleri
Rıza’nın arkadaşı:Anlat hele
Rıza:Çok da önemli birşey değil sıradan şeyler. Yine bir dayı kavgası
Rıza’nın arkadaşı:Noldu ne bitti peki
Rıza:Nolsun işte canım biraz hainlik çekmişti de sabah sabah. Dozumu alayım dedim.
Bir arkadaş:Hişşt susun hoca geliyo.
Öğretmen:Yerlerinize geçin. Kalkın ayağa. Günaydın
-Saol
Öğretmen:Oturun. Sonraki ders sınavınız var oturun ona çalışın.(Rıza el kaldırır.)
Öğretmen:Başlama yine Rıza sabah sabah daha uyanamadık.
Rıza:Ama olmaz hocam yoksa oyun nasıl ilerlicek bana söz vermeniz lazım.
Öğretmen:İyi söyle de kurtul.
Rıza:Okullarda neden siyaset yasak ve yönetici vasfına sahip insanlar neden hep zalim oluyor?
Öğretmen:Yine canın disiplin çekti herhalde.
Rıza: Ama ho…
Öğretmen:Rızaaa! Koş git öğretmenler odasına bak bakayım ben orda mıyım?
Rıza:Bakarım bakmasına da çok merak ettim. PKK ‘nın açılımı nedir acaba?
Öğretmen:Öf Rıza işinle ilgilen.
Rıza:Tamam hocam.(sesini alçaltarak)ben ekonomistim.
(Rıza söylene söylene kalkar ve sahneden çıkar. Oyun durur ışık anlatıcının üstüne düşer)
Kural-3, Okulların amacı çocukların beynin gereksiz bilgilerle doldurup hayata dair bilgileri vermemekten ibarettir. Sakın ola bu gidişatı sorgulamayın zira başına gelecek olaylar Rıza’nın başına gelenlerden daha vahim olabilir.
(Sahnenin sağ tarafında Rızanın ailesi sofrada oturmaktadır. Kapı çalar)
-tık tık tık
Anne:Kim o?
Rıza: Rıza
Anne:Hoş geldin oğlum Elini yıka da gel sofra hazır. Herkes seni bekliyor. (Elini yıkamış gibisinden yapar ve gelir.)
Baba:Hayırdır oğlum yüzünden düşen bin parça.
Rıza:Ne olacak baba ülkenin halini kendime dert edindim.
Anne:Oğlum daha yaşın kaç başın kaç boşver biz dert edinelim bu yaşında ne yapabilirsin ki?
Rıza:Haklısın da işte olmuyor.Düşünmeden edemiyorum. Ve senin de bu teslimiyetçi halin beni öldürüyor.
(Babası haberlerin sesini açar)
Şimdi de sırada zalim bir insan olduğunu düşünülen insanın yaptığı tasarruf açıklama…
Anne:Eee halk salak olunca yönetici de halkla dalga geçer tabi.
(Oyun durur ışık anlatıcının üstüne düşer)
Anlatıcı:Kural-4,Az önceki olay okumayan, yazmayan, çizmeyen, geliştirmeyen toplumlar için gayet normal bir durumdur.
Halkın durumu yöneticiler için alay konusudur. Yöneticiler halkla alay ederken mevkilerini kaybedeceğini hiç düşünmezler.
Zaten bu durum söz konusu dahi değildir zira kendisiyle dalga geçildiğini dahi anlayamayan halk nasıl olur da seçim denen meretle bu durumu değiştirmesi beklenir ki? Ruhun şad olsun Aziz Nesin(!).
(Işık eski haline geri döner)
-Şimdi de sırada Ukrayna-Rusya sava…
Rıza: Baba be bu haber kanalları da amma taraflı haber yapıyor.
Baba:Nasıl yani anlamadım.
Rıza:’Ukrayna’da insanlık ölüyor’ deniyor.Doğru ama eksik, çünkü o insanlık; Afrika’da aç bırakılmış, Bosna’ da tecavüze uğramış, Doğu Türkistan’da unutulmuş, Filistin’de terk edilmiş, Çeçenistan’da görmezden gelinmiş, Hocalı’da duyulmamış, Irak’ta aldatılmış, Myanmar'da yakılmıştı.(Aziz Sancar)
(Oyun son kez durur anlatıcı sahnenin ortasına gelir ve başlar konuşmaya)
Anlatıcı:Güldük eğlendik. Ülkenin durumunu olabildiğince anlatmaya çalıştık. Emin olun yazar bu olayları yazarken olabildiğince yumuşatmaya çalışmıştır.Adamın elinden gelen bu kadar napalım artık .Size bir kıssa anlatmak isterim.
1500’lü yıllarda dönemin Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın aklına bir soru takılır. Soru şudur:
Gücünün zirvesinde olan Osmanlı Devleti acaba bir gün inişe geçer de çökmeye yüz tutar mı?
Bu sorunun cevabını almak için süt kardeşi ve ağabey dediği Müderris Yahya Efendi’ye sadrazamını gönderir.
Sadrazam gider cevabı alır geri gelir.
Yahya efendi 4 kelime ile cevap verir: ‘Neme lazım dendiği zaman!’
Kanuni bu cevabı uzun süre düşünür, sonunda Yahya Efendiye bir mektup yazarak sorar, cevabı açıklamasını ister.
Yahya Efendi adeta zamanımızı anlatır.
‘Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık, hukuksuzluk ve yolsuzluk sıradan bir hale gelirse, işitenler de “neme lazım” deyip uzaklaşırsa, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse, bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse.
Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taşlardan başkası işitmezse.
İşte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır, halkın güven ve itimadı sarsılır, asayişe itaat hissi yok olur, halkın umutları kaybolur.Böylece devletin yıkılması mukadder ve kaçınılmaz hale gelecektir.’
Kıssa bu şekilde. Ben bunu sadece genel kültürünüz olsun diye anlatmadım. Eğer oyunu yazan kişiyi az çok tanıyorsanız size herşeyi anlatmayacağını anlattığım kısımdan kendiniz ders çıkarmanız gerektiğini az çok anlamışsınızıdır. Dünya’nın iyi bir yer olmadığını ve hiçbir zaman da olmayacağını aklınızın bir koşesine kazımanız gerektiğini hatırlatır, oyunumuzu izlediğiniz teşekkür eder, iyi günler dileriz.
(bütün oyuncular sahneye gelir, selam verirler, oyun biter.)
Comentários