İNSAN
- Zerhame
- 16 Haz 2022
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 Haz 2022
Nemesis - 16 Haziran 2022

İnsan nedir? Biyolojik olarak sınırları olan, akıl ve mantığının çizgileri olan; düşünebilen, anlayabilen, kavrayabilen, hissedebilen, iki göz iki kulaktan ibaret bir canlı mıdır sadece?
İnsanoğlu yaratılırken sınırlarıyla dünyaya gelmiştir. İnsan beyni kavrayamayacağı şeyler olmasına rağmen çok gelişmiş yapıdadır. Böylesine gelişmiş canlılar olmasına rağmen insanlar bir o kadar da kötüdür. İnsanoğlu öncelikle bencildir. Yapacağı her hareketin temelinde “ben” kavramı yatar. Atacağı adımı hesaplarken ön plana kendini koyar. Bunun aksini iddia etse dahi her zaman böyledir. Herhangi bir “iyi” davranışın altında bile bencillik yatar: insanoğlu neyin iyi neyin kötü olduğuna din ve toplum baskısıyla karar verir ve bencillik en temel kötülüklerden biridir. Daha doğrusu öyle görülür. Çünkü her insan kendince, kendi kavramında iyi olmak ister fakat yapılan her davranış içerisinde “kötülük” bulundurur. Çevresi, inancı, toplumu ona kendi doğrularını dayatmaya çalışır. Onu iter, tepesine biner, üstüne gelir, zorlar. Avcuna almaya, parmağında oynatmaya çalışır. Buna karşı çıkmak insanın elindedir. İnançlarda bile üstüne gidilen özgür irade kavramı yoksa insan insanlıktan çıkar. Köle olur, bir nevi bir robota dönüşür.
İnsanı diğer canlılardan ayıran en temel özellik düşünebilmesidir. Düşünebilen insan hamlelerini öçler, tartar ve karara ulaşır. İnsan yaratılırken ona böylesine bir güç verilmiştir ve bunu kullanıp değerlendirmeyi iyi bilmelidir. Sorgulamalı, düşünmeli, araştırmalıdır. Ona dayatılana değil, kendi akıl ve mantığına uyana inanmalıdır. Gelişmeli, kendine yetmelidir. Okumalı, öğrenmelidir. Herhangi bir korkuyla değil de mantıklı ve vicdanlı bir varlık olduğu bilincinde karar vermeli ve hareket etmelidir.
Robotlar ve insanlar arasındaki incecik çizginin üzerinde kocaman harflerle şu kelimeler yazar: “ BİR ROBOT ONA VERİLEN EMRİ YERİNE GETİRİR; İNSANOĞLUNUN İRADESİ VARDIR”. Hayvanlar ve insanlar arasındaki en temel ve önemli fark ise insanın aklı olmasıdır. İnsanlar fiziksel olarak bedenlerinin dışına çıkamazlar fakat düşünceleri evreni aşabilir. Doğduğu andan itibaren bedenine hapsolmuş haldedirler. Kendini tasarlamaya bebeklikten başlar. Düşünceleri yetiştiği aile ortamında şekillenir. Bunun dışına çıkmak kendi yetisi ve görevidir. Her ne kadar çizgileri olan bir varlık da olsa aklı ve fikirleri sonsuzdur.
Fakat bu yetiştiği çevre ve inançları insana görevler ve sorumluluklar dayatır. Bunu değiştirmek ise yine insanın elindedir. O güce ulaşabilir ya da bu görevlere boyun eğip itaat edebilir. Akıl ve mantık süzgecinden geçirmesi gerekir. Ne yazık ki birçok insan bunu beceremez, güçsüzdür. Güçsüzleştikçe mum gibi erir, yok olur ve hayvan gibi gömülür, unutulur.
コメント