top of page

İNSANLAR VE MİTLER

  • Yazarın fotoğrafı: Zerhame
    Zerhame
  • 14 Tem 2022
  • 2 dakikada okunur

Yazar Duru Yavuz - 14 Temmuz 2022


İnsanlar varoluşlarının başından itibaren yaptıkları ve yaşadıkları şeyleri açıklama ihtiyacı duymuşlardır. Bu doğrultuda insanlar, milattan önce 6. yüzyıl Yunanistan’ında felsefenin ortaya çıkmasından önce, doğa olaylarına açıklık getirmek amacıyla mitlere inanmışlardır. 


İnsanlar, özellikle felsefenin ortaya çıkmasından önce, yanıt bulamadıkları soruların cevaplarını inanışlarında ararlardı. Bu arayışlar doğrultusunda ortaya çıkan ve hayatı açıklayan dini anlatılara mit adı verilir. Mitler nesilden nesile yazılı ve sözlü olarak aktarılır. Mitler toplumların kültürel ve tarihsel geçmişlerini açıklamada da yararlı kaynaklar olarak kullanılabilirler. 


Doğa olaylarını açıklamada mitlerin oynadığı rolü anlayabilmek adına İskandinav mitolojisinde yer alan bir anlatıyı örnek olarak göstermek gerekirse; Norveç’te Hristiyanlığın yayılmasından önce Odin’in oğlu fırtına tanrısı Thor’un iki teke tarafından çekilen bir arabayla gökyüzünde dolaştığına inanılırdı. Hatta, Thor’un ismi de Norveççe fırtına anlamına gelen Tor-Donna’dan gelmektedir. İnanışa göre Thor çekicini her salladığında fırtınalar ve şimşekler yaratır ve bunun sonucunda yağmurlar oluşur ve tahıl topraktan fışkırırcasına büyür. Bu Vikingler için bereket anlamına gelir. 


Mitlerden birinde Thor’un çekici Mjölnir, dış imparatorluk Utgard’da yaşayan kötü cinler tarafından çalınır. Loki, Mjölnir’i almak için bereket tanrısı Froya’dan kanatlarını kendisine vermesini ister. Loki, Jotunheimen’a uçar ve çekicin cinlerde olduğunu öğrenir. Cinlerin Kralı Trym çekicin yerin 80 mil altında olduğunu ve ancak kendisi Froya’yla evlenirlerse çekici vereceğini söyler. Bunun üzerine Thor Froya’nın kılığına girer ve Trym’le yaptığı düğün sırasında Mjölnir’i çalar. Çekiç ile oradaki tüm cinleri öldürür.

  

Bir çok insan baharda çekicin Thorda olduğunu ve yağmurlar yağdırdığını, kışın ise çekicin kötü cinler tarafından çalındığını toprağı verimsizleştirdiğini düşünürler. Bu başka kültürlerde farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Anadolu’da bereket ve bolluk tanrıçası Kybele vardır. Hitit toplumunun inancına göre Kybele; verimliliği, yağmuru, bereketi ve doğurganlığı temsil eder. 


Öyleyse birbirinden ayrı coğrafya ve farklı kültürlerde yaşayan insanlarda ortak bir şekilde doğayı açıklama isteğinin bulunmasının sebebi nedir?  İnsanlar neden karşılarına çıkan doğa olaylarının bir açıklaması olduğunu varsayıp, bu sorulara bir cevap bulmak isterler? 


Çünkü bilinmezlik hepimiz için büyük bir tehdit ve korku kaynağıdır. Ulaşmak isteğimiz yolda kaybolur ve önümüzü göremezsek bu bizim için büyük bir hüsran olur. Temelde felsefe de bunun için doğmuştur. İnsanları sorgulatmaya ve gözlemlemeye teşvik eder. Eski zamanlarda teknolojinin gelişmemiş olması gibi etkenler yüzünden gözlem ve araştırma çok güçlü araçlar değildi. İnsanlar dogmatik inanışlara eğilim göstermekteydiler. Fakat yaşadığımız modern dünyada gözümüzle görmediğimiz hiçbir şeye inanmayız. Bu yüzden de akılcılığın gelişimiyle beraber mitlerin gücü de azalmıştır. 

 

“Efsaneler masal ya da efsane değildir, gizemleri açıklamak için dürüst bir girişimdir.” - John J. Geddes.





Comentarios


En son gelişmelerden haberdar olmak için abone ol

Teşekkurler

© 2023 by The Book Lover. Proudly created with Wix.com

  • Twitter
bottom of page