HAYRİ'CE BİR SAVAŞ
- Zerhame
- 22 Tem 2022
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 8 Ağu 2022
Yazar Hayrettin Pürçek - 22 Temmuz 2022

SIRADAN BİR "HAYRİ" YAZISI(1. DÜNYA SAVAŞI)
Pek sıradan sayılmayan bir gündü. Eee sonuçta bu yazıyı yazdığıma göre pek de sıradan sayılmaz. Saat 12'yi geçmişti. Balkabağına dönüştüğümden olsa gerek aklıma yazı yazmak için fikir gelmiyordu. Derken gözüme ilişen Wilson İlkeleriyle(neden masamın üstünde Wilson İlkeleri olduğunu sakın sormayın) aklıma harika bir fikir geldi.
1.Dünya Savaşını yazacaktım. Bismillah dedim, başladım yazmaya.
Yıl 1900'ler.
Neler oluyor?
Teknoloji hiç olmadığı kadar gelişmiş, milliyetçilik akımı altında ırkçılık, medeniyet adı altında sömürgecilik ortaya çıkmış, moda ve kültür çağı başlamıştı. Hatta bir rivayete göre muasır medeniyetlerin ortaya çıkışı bu devirlerde gerçekleşmişti. Herşey harika değil mi?
-Aslında hayır
Dünya tansiyonu dur durak bilmeden yükselmekte, Avrupai devletler birbirlerinin tepesine çökmek için an kollamaktaydı. Peki kardeş kardeşe yaşamak varken ülkelerin derdi neydi de savaş istiyorlardı?
Fransa’nın derdi 1871 Sedan savaşı sırasında Almanya'nın ondan cukkaladığı Alsace-Lorrine kömür yataklarını geri istiyorlardı.
Almanlar süper güç olmak istiyorlardı kısaca herkesten birşey koparmanın derdindeydi. Ama bir sorun vardı. Britanya halihazırda bir süper güçtü ve kendisine rakip olacak kimseyi istemiyordu.
Rusların yüzyıllardan beri süregelen ‘Sıcak denizlerde gusül almak’ gibi bir hayali vardı.
Geriye kalan Osmanlı İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ise şu anda var olduğu gücü korumak ve geçmişteki ihtişamına kavuşmaktı. Ama sorun şuydu
Onların şu an gücü yoktu.
Bulgaristan ve Yunanistan ise balkanların hakimi olmak istiyorlardı.
Büyük savaş kapıdaydı. Bunun bilincinde olan devletlerimiz olası bir savaş için müttefik aramaya koyuldular. Almanya-Avusturya ittifakı ile Britanya-Fransa ve Rusya ittifakının kurulması ile taraflar belirlenmiş oldu. Taraflar de belirlendi gelgelelim savaşı başlatmaya
28 Haziran 1914
Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand Saraybosna civarlarında bir gez düzenler amacı o bölgede bulunan ayrılıkçı Sırpları devlete bağlamak. Tamam çok güzel fikir de. Be güzel kardeşim baban seni hiç Saruhan sancakbeyi diye yollamadı mı? Üstü açık araba senin neyine? Hele önceden belirlenmiş rotaya ne demeli? Alimallah bir çıksa, ateş etse 4 yıl süren bir savaş Başaracaksın Ama suç sende değil ki. Eğer Princess Maria Annunciata of Bourbon-Two Sicilies kadın efendi hazretleri sana “Ağşam ezanıynan evde oluveecen. Hele bi geç kal! Gulahlarından davana asarım da zabağa kadar ‘Yandım anaaaam’ dee durursun. Ağnadın mı beği” diye tembih etseydi bunların hiçbiri olmazdı.
Aynen de bu şekilde olur Gavrilo Princip adındaki bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülür sinirlenen imparatorluk suçu Sırbistan hükümetini atar ki muhtemelen öyledir. Bir ültimatom gönderir. Sırbistan’ın reddetmesi üzerine savaş ilan eder. Rusya’nın Sırbistan’ın Almanya’nın ise Avusturya-Macaristan’ın arkasında yer almasıyla savaş küresel bir boyut kazanmış, Rusya’nın müttefiki olan Fransa ise İttifak Devletlerine savaş ilan etmiştir.
Savaş planını yıllar öncesinden hazırlamış olan Almanya hemen harekete geçer.
-Almanların Planı (Schlieffen Planı)-
Almanya en büyük korkusu hem doğuda hem de batıda aynı anda savaşmaktı. Bu yüzden böyle bir durumla karşı karşıya kalınırsa ne yapacaklarını konusunda düşünmüşler ve 1905 yılında son halini verdikleri Schlieffen planını geliştirmişlerdi. Bu plan şu şekildeydi:
Rusların İttifak devletlerine göre nispeten daha fazla asker rezervi vardı ama ordunun yavaş olmasından ve ikmal yetersizliğinden dolayı sınıra gelmeleri 2 ayı buluyordu. Savaş başladığında Fransızlar ilk olarak Alsace-Lorraine saldıracaklarını tahmin eden Almanlar Belçika üzerinden askerlerini geçirip Fransızları arkadan kuşatacaklar, akabinde Paris’e girip Fransa’yı saf dışı bıraktıktan sonra derhal doğuya gideceklerdi.
Bu doğrultuda Almanlar Belçika'dan geçiş izni ister ancak Belçika reddeder bunun üzerine Almanya Belçika'ya savaş ilan eder Almanların Belçika'ya saldırmasını kendine tehdit olarak gören İngiltere de Almanya'ya savaş ilan eder Alman orduları daha Belçika'da iken planları sekteye uğrar. Zira Belçikalılar topraklarını gayet iyi savunuyor ve Almanları oldukça yavaşlatıyordu. Rusların sınıra beklenenden erken gelmesi Almanları işi bir hayli zorlaşmıştı. Avusturya-Macaristan imparatorluğundan Ruslarla ilgilenmesini söyler ancak Avusturya-Macaristan’ın savaş konusunda pek de bir tecrübesi yoktu. Zira savaşın sebebi olan Sırbistan’ı bile işgal edememişlerdi.
Ruslarla yaptıkları bir savaşta Avusturya-Macaristan yenilmiş ve Doğu Galiçya’yı teslim etmişti. Rusların üstesinden yine Almanlar geldi. Yapılan Tannenberg Muharebesi ile koskoca bir Rus İkinci Ordusunu yok etmişlerdi. Şaşırmamak elde değil değil mi?
Batıda Almanlar Paris içlerine doğru ilerlemekteydi. Geri çekilmeyi durduran Fransız orduları “Paris geçilmez” nidalarıyla Almanları geri püskürtmeye başlamışlardı. Almanlar Fransızları durdurmak için siper kazmaya başladı. Aynı şeyi İtilaflar da yaptı ve birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışırken denize ulaştılar. Taa okyanustan İsviçre’ye kadar sıkı bir çıkmaz oluştu. Çıkmazı gören devletlerimiz savaşın işgal ile değil de birbirlerini yıpratarak geçeceğini anlamış oldular. İtilafların sömürgelerinden getirebileceği bir sürü askeri vardı. Ama İttifakların öyle bir şansı yoktu. Zaten içlerinde sömürgesi olan tek devlet Almanya idi ve hali hazırda bulunan sömürgeleri de savaşın başlamasıyla İtilaflar tarafından ele geçirilmişti ve İngiltere Almanya’nın kuzeyini abluka altına aldığı için aldığı için denizden yiyecek ithal edemiyorlardı. Bu yüzden iki taraf da yeni çözüm yolları düşünmeye başladılar.
Savaş durmaksızın devam ediyordu ki taraflarımıza yeni devletler katılmıştı. Japonya ve İtalya İtilaf Devletlerine, Osmanlı İmparatorluğu ise İttifakların yanında savaşa katılmıştı. Japonya “Asya Asyalılarındır” diyerek Pasifikteki Alman kolonilerini işgal etti. İtalya, önce İttifakların tarafındaydı ama İtilaflar, bayramda kardeşinin kandırıp kardeşinin elindeki yüzlüğü iki beşlikle takas etmeye ikna eden abiler misali İtalya’yı kandırmıştı. Osmanlıların savaşa katılma konusunda iki ayrı fikri vardı. Bir kısmı 93 Harbi ve Balkan Savaşlarındaki ağır yenilgilerinden dolayı katılmak istemiyor, bir kısmı ise savaşa katılıp kaybettiği yerleri geri almak isteyenler idi. Ama Enver Paşa’nın da içinde bulunduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti savaşa katılmak istiyordu. Goeben ve Breslau adlı iki Alman gemisinin Osmanlıya sığınmasıyla gaza gelip Rusya’nın Sivastopol ve Odessa limanlarını bombalaması savaşa girme sebebiydi.
Aynı yıl aralık ayında Sarıkamış Faciası gerçekleşti. Enver paşa önderliğindeki Osmanlı Taarruz birlikleri daha düşmanla savaşamadan dondurucu kışın etkisiyle perişan oldu. Ardından İngilizlerin işgal ettiği Mısır’ı geri almak için Süveyş Kanalı’nı geçmeye çalıştılar. İki defa başarısızlıkla sonuçlanan bu harekat yüzünden ordu Gazze’ye çekildi. Bu sefer daha önce tarihte görünmeyen bir donanma ile İtilaf Devletleri boğazı geçmeye çalıştı ama başaramadılar. Osmanlı’nın eskisi kadar güçlü olmadığını farkeden millet-i sadıka ayaklandı, Ruslarla işbirliği yapıp Doğu Anadolu köylerini basmaya, yerli halkı katletmeye başladılar. Yapılan vuruşma sonucu Osmanlının başına katliam oldular.
Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa girmesiyle çıkmazın hala bozulmadığını gören Almanlar savaş stratejilerini değiştirip insanlık suçu işlemeye karar verdiler. Düşman siperlerine klor gazı attılar, zeplinlerle sivil halkın üstüne bomba yağdırdılar ve denizaltılarla yolcu vapurlarını batırdılar. İtilaflar da Almanlara karşı tamamen ezilmemek için kimyasal silah kullanmaya karar verdiler. Batı cephesinde bu kadar vahşet olurken Avusturya-Macaristan İmparatorluğu hala Sırbistan'ı alamamıştı. 7 milyon askeri olmasına rağmen. Görünen o ki Avusturya’nın yardıma ihtiyacı vardı.
Bulgaristan İkinci Balkan Savaşında kaybettiği toprakların acısını çekiyor, balkanların tek gücü olmak istiyordu. Osmanlı’nın Çanakkale Savaşı’nı kazandığını görünce İttifakların yanında savaşa girdi. Böylece nihayet Sırbistan’ı teslim almayı başardılar. Kaçan Sırp askerleri Arnavutluk'a sığındılar. Arnavutluk tarafsızdı ama bu hareketi tarafsızlığını bozuyordu. Bu yüzden Arnavutluk kısa sürede işgal edildi.
1916 yılına gelindiğinde ise Almanlar Portekiz'e savaş ilan ettiler. Sebebi ise sevmiyor olmalarıydı. Bu sıralarda İngiltere ve Almanya arasında 1. Dünya Savaşı'nın ilk ve tek deniz savaşı gerçekleşti. İki taraf da birbirine üstünlük sağlayamamıştı ve donanmaları ağır hasar görmüştü. Bu yüzden bir daha deniz savaşı yapmamaya karar verdiler. Derken İngiltere seferberlik ilan etti ve bolca asker elde etti. Askerlerin Fransa'ya ayak basmasıyla savaşın en kanlı ve en uzun mücadelesi başlamış oldu. Çünkü Almanlar Verdun'a saldırmıştı. Fransızlar yüzbinlerce kayıp veriyordu. Müttefiklerine bir çağrı yaparak kendisine yardım etmesini istedi. İngilizler bu çağrıyı aldı ve savaştaki en uzun çatışmasına başladı. Somme Muharebeleri. İngilizler ilk günde 60.000 kayıp vermişti. Ruslar Almanlar tarafından geri itiliyorlardı. Fransa'nın yardım çağrısını alınca bir karşı saldırı başlattılar. Oldukça iyi gidiyorlardı ama kaynakları bitince mecburen ilerlemeyi durdurmak zorunda kaldılar. Rusların bu denli kuvvetli olduğunu gören Romanya İtilafların yanında savaşa katıldı. Ama hayatının hatasını yapmıştı. İşgal edildiler.
Yunanistan'da ise durum tartışılıyordu. Kral ittifakların yanında savaşa girmek isterken başbakan İtilafları istiyordu. Bu görüş ayrılığı yüzünden ülke ikiye bölündü ama kralın teslim olmasıyla ülke tekrardan birleşti ve Yunanistan İtilaf Devletlerinin yanında savaşa katıldı. Ruslar Kafkaslarda Türkleri bozguna uğratmış ve neredeyse bütün Doğu Anadolu işgal etmişlerdi. Güneyde ise İngilizler Irak petrollerini almak için Basra'ya asker çıkarttılar. Ardından Bağdat'ı almak için bir ordu gönderdiler ama ordu Kut şehrinde kuşatıldı ve teslim oldular. İngilizler getirdikleri yeni birliklerle Bağdat'a doğru ilerlemeye başladılar. Aynı şekilde Süveyş Kanalını geçip Filistin'e doğru hareket ettiler. T. E. Lawrence bölgedeki arapları örgütlemiş ve bir ayaklanma başlatmışlardı. Osmanlının orta doğuda kaybetmesine yardımcı olmuşlardı.
1917 yılına gelindiğinde ise herkes yorulmuş ve savaşın bitmesini istiyorlardı. Almanlar yiyecek getiremedikleri için açlıkla, Fransızlar ordu içindeki isyanlarla, Ruslar ise kaynaksızlıktan uğraşıyordu. Bu durumun böyle gitmeyeceğini anlayan halk Petersburg'da Çar'a karşı isyan etti. İsyankar devrime dönüştü. Yeni devlet(cumhuriyet) birkaç ay sonra Çar'ı, yeni devleti ise Bolşevikler devirdi. Brest-Litowski Antlaşmasıyla Rusya savaştan çekildi. Bu İttifaklar için iyi haberdi. Çünkü artık Doğu'da tehdit kalmamıştı. Ama bir sorun vardı ki Ruslardan daha tehlikeliydi. ABD savaşa katılacakmış gibi duruyordu zaten savaşın başından beri İtilaflara destek ekipmanı satıyordu. Ekonomisi bu yüzden oldukça güçlenmişti. Amerika'nın korkusuna Almanlar Meksika'ya Amerika'ya saldırmasını teklif eden bir telgraf gönderdi. İngilizler bu telgrafı deşifre edip Amerika'ya ilettiler. Akabinde Amerika Birleşik Devletleri Almanya'ya savaş ilan etti. Bu durum tüm İttifak Devletleri için sonun başlangıcıydı. Amerika askerlerini akın akın Avrupa'ya gönderiyordu. Almanların tek çaresi Amerikalılar gelmeden İngiltere ve Fransa'yı pes ettirmekti. Bu doğrultuda bütün askerlerini toplayıp saldırıya geçmekti. İlk saldırıda Fransızlar geri çekildi ikinci saldırıda da geri çekildiler üçüncü saldırıyı engellediler. Dördüncüyü de. Almanların kaynakları iyiden iyiye tükenmişti. Bu sırada yetişen Amerikan askerlerle Almanlar ve bütün İttifak devletleri bütün cephelerden itilmeye başlamıştı. Önce Bulgaristan teslim oldu ardından Osmanlı İmparatorluğu sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu en son 11 Kasım 1918'de Almanya teslim oldu. Yapılan antlaşmalar gelecekte olabilecek savaşları engellemek yerine savaş çıkmasına yardımcı oldu. Savaş sonucu 17 milyon ölü toplam20 milyon kayıp ile çok büyük bir savaş oldu. Dünya bir daha asla böyle büyük bir savaş çıkarmaması gerektiği konusunda dersini aldı.
Sadece 20 yıl boyunca.
Comentários